TMMOB ve Meslek Odaları Ne Yapmalı?
Başlarken; Bu yazıyı, TMMOB ve bağlı odaların yönetimlerine, odalarda çalışan arkadaşlarıma yaklaşık 20 yıldır önerdiğim bazı şeyleri “Köprüden önce son çıkış” stratejisi olarak “içeride” tartışılması maksadıyla ve dostane bir amaçla kaleme almıştım.
Fakat çok çabalamama rağmen, bu konuyu konuşmak için muhatap bulamadığımı söylemek zorundayım. (Genç mühendis, mimar ve plancılar haricinde)
(Yazı bir iç tartışma konusu olması amacıyla yazılmıştı ama biraz daha düzenleyerek kamuya açık hale getirdim. TMMOB’un tarihi, mücadelesi ve varlığının anlamına saygı duyuyorum. Kurumun kimliğine zarar vermek en son istediğim şeydir. Umarım fikirlerimi doğru ifade edebildim. Umarım TMMOB bu zor süreci yenilenerek ve güçlenerek atlatır.
Özgün sayılabilecek bazı öneriler barındırması ve tartışma konuları nedeniyle, bu yazıdan başka kurumsal yapıların da yararlanabileceğini umuyorum.)
TMMOB Türkiye’nin kalkınma, ilerleme, modernleşme ve demokratikleşme mücadelesinin tartışmasız en önemli kurumlarından biridir. Mesleki hakların, meslek etiğinin savunusunun yanında, siyanür, deprem, nükleer, asbest gibi çevresel, toplumsal ve kentsel risklere dair çok önemli işlevi sürdürdü ve her daim halkın tarafında oldu.
600.000'e yakın üyesi, 24 odası ve 200 ün üzerinde şubesiyle belki Avrupa’nın bile en büyük kurumlarından biri olarak, TMMOB ve odaları halen çok büyük bir “nicel” güç.
Herkesin malumu olduğu üzere 12 eylül 1980 darbesinden başlayarak, ama özellikle son 25 yılda TMMOB’un mesleki temsiliyet ve toplumsal etkisinin büyük bir kan kaybettiğini de söyleyebiliriz. Bunun “harici” ve “dahili” sebepleri var muhakkak.
TMMOB’un 20 yıldır içinde bulunduğu ekonomik, hukuki, siyasal izolasyon ve kontrollü bir etkisizleştirme politikası, kan kaybının en önemli nedeni şüphesiz.
Benim de kişisel olarak tanıklık edebileceğim, çok sayıda üniversite rektörünün, şirket ya da kamu yöneticisinin, kurum çalışanlarına, öğrenci ya da akademisyenlere “TMMOB’a üye olma ya da işbirliği yapma” noktasında örtük ya da açık bir ambargoyu sürdürdürdüğüne çeşitli kereler şahitlik ettim.
Mesleki ve sendikal örgütlenmenin “hayatiyetini yitirdiği” duygu durumu da, odaların örgütlenememe, gençleri etkileyememe, akademik bağının izole edilmesi vb gibi nedenler de odaları olumsuz etkiliyor.
Ayrıca oda üyesi mühendis ve mimarların üye aidatlarını ödememeleri de bir “aidiyet” problemi olduğunu gösteriyor. Eminim ekonomik durumun da etkisi vardır.
Bunlar dışsal sorunlar olarak tanımlanabilir.
Bir de içsel sorunlar var ki. Burada tartışmak benim haddime değil. Ama dışarıdan görünen “kayıkçı kavgaları”, malum politik çevrelerle bağı olmayan mühendis ve mimarların pek hoşuna gitmiyor. Bu durumun da TMMOB ve odalar için bir bariyer oluşturduğunu biliyoruz. Bu kadarını söylemekle yetinelim.
TMMOB ve bağlı odaların, imza yetkisi sahibi kurumlar olmaktan çıkarılmasıyla ve üye aidatlarının toplanamamasıyla ciddi bir mali darboğaz yaşadığını biliyoruz.
Genç üye sayısı da, üye olma isteği de 30 yıl önceki gibi değil. Yeni mezunlar TMMOB ve Bağlı odalarda “mesleki fayda” görmediklerini ve bu nedenle üye olmadıklarını ifade ediyorlar.
TMMOB’a “gençlik aşısı” olabilecek bir kaç önerim var. Bu önerileri son 20 yılda, çeşitli kereler bıkmadan usanmadan arkadaşlarıma anlattım.
Başlayalım;
EKONOMİ ve SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
TMMOB ve bağlı odaların, özellikle metropollerin merkezinde kalmış, büyük ve işlevsiz hizmet binaları, plazaları gibi taşınmazları mevcut. Bunların bazılarından kira geliri elde edilebiliyor ya da edilemiyor.
TMMOB’un ve odalarının merkez ve şubeleri arasında büyük ölçek, üye, gelir farkları mevcut. Bazı odaların mülkiyeti kendine ait plazaları var. Bazı odalar kiralarını ve çalışan maaşlarını bile zar zor ödüyor.
Mülkiyeti odalara ait binaların piyasa değeri milyarlarca lira. Binaların çoğu kentsel rant alanlarının ve iş merkezlerinin arasında kaldı, bazıları ise odaların efektif olarak kullanacağı alandan daha fazlasını teşkil ediyor.
Aşağıda TMMOB’a bağlı odaların çoğunluk mülkiyeti kendilerine ait bazı binaları görüyorsunuz.
ODALAR PARALARINI ÇİRKİN BİNALARA HARCIYOR.
Bu binalar, mevcut konjonktürde yerel yönetimler vb kurumlara ek hizmet binaları olarak piyasa değerinden satılılabilir ya da kiralanabilir.
Birbirinden dağınık hale bulunan özellikle Ankara, İstanbul ve İzmir’ gibi büyük şehirlerde, Adana, Mersin, Trabzon, Bursa gibi orta ölçekli şehirlerde 24 meslek odası merkez ve şube ofisleri, kent çeperinde daha ekonomik sahip olma maliyetiyle, bir KAMPUS olarak birleştirilebilir. Oda ve şubelerin kira ve opereasyonel maliyetleri düşebilir.
Kampüslerin projelendirilmesi, alan tahsisi ve mimari mühendislik süreçlerinde üç büyükşehirin belediyeleri ve belediye yönetimlerinin de destekçi olacağını umut ediyorum.
Bu kampüsleşme önerisinin ekonomik avantajların dışında, inder-disipliner “işbirliği ve dayanışma atmosferi” oluşturması ve mevcuttan daha güçlü çıktılar üretmesi beklenebilir.
Akademileşme, kurumsal bir kültür ve eşgüdüm oluşumu vd…
Şehir Merkezinde Hizmet Veren Odaların Kent Çeperinde Hizmet Vermesi İşleri Zorlaştırmaz mı?
Odaların bu süreçte kendisini ve servislerini dijitalleştirmesi gerekir. Tüm odaların ortak olarak kullanacakları, proje onayı vb süreçleri eDevlet Kapısı gibi bir platformla webe taşımaları, kent merkezlerinde tüm odaları temsilen merkezi bir hizmet binası ile “evrak kabul/ evrak teslim” noktaları oluşturmaları ile işleri sürdürmek mümkün olabilir.
KAMPÜSLER, MÜHENDİS, MİMAR ve PLANCILAR
TMMOB ve bağlı odaların kent çeperinde, rant bölgelerinin dışında kuracağı kampusler, özellikle hafta sonları ve akşamları çeşitli eğitimler, seminerler, sosyal etkinliklerle mühendis ve mimarların odalarla bağlarını güçlendirebilir ve hasarlı olanlarını tamir edebilir.
Hafta sonları, mühendis ve mimar oda üyesi ve çalışanlarının çocuklarının temel bilimler ve mühendislik eğitimleri aldığı, sosyal etkinliklere katıldığını düşünün!
KAMPUSLER ve ODA ÇALIŞANLARI
TMMOB ve bağlı odalarda çalışan emektar çalışanların maaşları çok düşük, düzensiz ödeniyor ve kendilerini geliştirebilecekleri ve odalar için yeni projeler geliştirebilecekleri motivasyonu sağlamaktan uzak.
Odaların mevcut gelirlerini artırmaları, yeni gelir alanları üretmeleri, gelirlerini süreklileştirmeleri ve maliyetlerini düşürmeleri gerekiyor.
Kampüslerde oda çalışanları için lojmanlar, sosyal konutlar, kreş ve kültürel alanlar (tiyatro ve sinema salonları vb) yapılabilir.
Oda üyeleri ve oda çalışanlarının, ortak tüketim gücüne dayanan bir tüketim kooperatifi kurulabilir. Bu kooperatifin geliri döngüsel bir ekonomi oluşturur ve bu yenilenme sürecinin sürdürülebilir finansmanını garantiler.
Bu olanakların odaların servis kalitesine olumlu yansıyacağından ve Türkiye’ için büyük bir vizyon oluşturacağından şüphem yok.
POLİTEKNİK EĞİTİM
Bu kampüslerde odaların mevcut hizmetleri dışında “akademik” bir işlev de üstlenebilirler.
Üniversiteler ve özel mühendislik mimarlık eğitimleri veren kurumların dışında TMMOB’a bağlı odalar nitelikli, bilimsel bir teknik eğitim verebilir. Türkiye için 3 yeni “politeknik” akademik ortam kazandırılabilir.
Bu eğitimler başlangıç olarak FEN LİSESİ düzeyinde nitelikli mimar/mühendis yetiştirmek amacıyla evrensel, bilimsel ilkelere dayanan bir müfredatla ve kolektif akılla tasarlanabilir. Bu merkezlerde mühendislik, mimarlık eğitimi öncesi hazırlama eğitimleri, sonrasında lisans ve doktora düzeyinde eğitimlere evrilebilir.
Bu süreç Türkiye için daha uygun bir siyasal, ekonomik atmosferde VAKIF ÜNİVERSİTESİ’ne evrilebilir. TOBB, Ticaret Odaları vb kurumların kendi üniversiteleri varken, NEDEN TMMOB’un bir POLİTEKNİK üniversitesi olmasın?
Dünyanın çeşitli ülkelerinde doktora yapmış binlerce bilim insanı kamu ya da vakıf üniversitelerinde çalışmak için atama bekliyor.
Neden olmasın?
TMMOB ve YENİ, SİVİL TEKNOPARKLAR
20 yılı aşkın süredir teknoparklarda çalışmış, teknoparkların çalışma koşullarına vakıf biri olarak, bugün TMMOB’un teknoparklara alternatif model oluşturabilecek kurumlardan biri olduğuna inanıyorum. TMMOB’un 90lı yıllarda Avrupa ve dünyadaki teknopark realitesini ıskaladığını düşünüyorum.
Türkiye’de 80e yakın teknopark mevcut. Bunlardan 2–3'ü gerçekten “kısmen” mühendislik ArGesi yapılan, varlık nedeni büyük oranda vergi avantajları olarak özetleyebileceğimiz yapılar. Diğerleri ise büyük oranda dostlar alışverişte görsün ve müteahhitler para kazansın diye yapıldı.
Teknoparklara büyük oranda rengini yozlaşmış kamu bürokrasisi veriyor. Teknoparklar Türkiye’nin akademik ortamını yozlaştırıyor…
Türkiye’de teknoparklara alternatif olarak yeni ve sivil başka bir ortak akla dayanan yeni bir teknopark yaklaşımına ihtiyaç duyuyor. Bu teknoparklar, binaları değil, insanı önceleyen, toplumsal refah için mühendislik, mimarlık ve planlamayı merkeze alan üretim merkezleri olmalı.
Eleştiri ve muhalefetin en etkili ve yapıcı yolu, alternatif üretmektir. TMMOB topluma kalkınma ile ilgili modeller ve araçlar sunmalıdır.
Yerel yönetimler, akademi ve sivil toplumun bu süreçte de TMMOB’un yanında yer alacağını umuyorum.
TMMOB ZAMANIN RUHUNU OKUYAMIYOR.
Son 4–5 yılda mühendis, mimar gruplarını hedefleyen yeni hegomonik yapıların, sosyal medyada ve gündelik hayatta oluşturduğu etki alanını ve Tmmob’un “asli işi olan mesleki aidiyet duygusunun” aktığı yeni mecraları TMMOB kavrayamıyor.
Mühendis ve mimar adayları, öğrenciler, mezun ve işsiz meslektaşları için sunabileceği bir söylem ve eylemi çok cılız.
70 yaşına yaklaşan 580.000 “üyesi” bulunan TMMOB’u Facebook’ta 18.096 kişi takip ediyor.
Bu takip etme/edilme ve yukarıdaki yapılar ve TMMOB’un karşılaştırılması elma/armut kıyaslaması gibi görünebilir.
Kabul edilsin ya da edilmesin, hegemonik bir, birbirinin yerine “ikame” edilme süreci yaşıyoruz. TMMOB’un mesleki temsiliyet anlamında “malum yapılar” ile rekabet sürecine sokulduğu ve orta vadede ise “malumun ilanı” ile birinin diğerinin “devamcısı” yapılmak istendiği çok açık.
TMMOB’un 20 yıldır benim aklımda kalan ve sık karşılaştığım ana sloganı “TMMOB Kapatılamaz!”
TMMOB KAPATILABİLİR!
TMMOB ve bağlı odalar, bilim, teknoloji, mimarlık ve tasarım alanları ile ilgili yeterince “görünür” değiller.
TMMOB’a bağlı bazı odaların mesleki hakları savunurken, gündemle ilgili görüşlerini ifade edişleri yanlış anlaşılabiliyor. Örneğin mühendis olmayan yazılım geliştiricilerle bir karşıtlık algısı yaratılıyor. Böyle durumlarda TMMOB, mühendis olmayan yazılım geliştiricilere, yekniker ve teknisyenlere yönelik, mühendislik alanı ile ilgili temel eğitimler (mühendisliğe giriş, mühendislik etiği vb) ve sertifikalar verebilir.
TMMOB ve bağlı odalara üyelik bir tür “zorunluluk”. TMMOB’un bunu gönüllük, gönülllü çalışma ve “mesleki aidiyet duygusuna” evirmesi gerekiyor
TMMOB’un mesleki, akademik ve gündelik hayatta etki alanı daraldıkça da saldırıya daha da açık hale geliyor.
“TMMOB Kapatılamaz!” sloganı mezarlığın önünden geçerken ıslık çalmaya benziyor. Bu sloganı o meşum durumdan sonra dillendirmek daha doğru bir strateji olur.
TMMOB’un, “TMMOB Kapatılmaz”dan daha başka şeyler söylemesi ve yapması gerekir.
TMMOB BAŞARABİLİR!
TMMOB ve meslek odaları, Türkiye’deki her plansızlık, hukuksuzluk, çevre, kentleşme sorununa dair onlarca yıl öncesinden tepkisini koyuyor. Binlerce rapor hazırlıyor.
Asbest, siyanür, nükleer, pestisitler, mühendislik hataları, iş güvenliği vd.
Bunlar yeterince görünür değil. Görünürlük aynı zamanda bir mecra problemi. Bunlar için geleneksel yollar ya da araçların dışında araçlara muhtaçlar. TMMOB’un yeni mecralara, yeni mecraları doğru kullanmaya ihtiyacı var.
YENİ ÇALIŞMA GRUPLARI VE ODALAR ARASINDA İŞBİRLİĞİ
Son 20 yılda bilim, teknoloji ve tasarımla ilgili büyük değişiklikler oldu. Mekatronik, yapay zeka, nanoteknoloji, biyomühendislik gibi onlarca yeni mühendislik alanı gelişti. TMMOB’a bağlı odalar bu alanlarla ilgili sahiplik tartışmaları yaşıyorlar.
TMMOB, 2 ya da daha fazla odanın alanını ilgilendiren alanlarla ilgili çalışma grupları oluşturmalıdır.
BAZI İYİ ÖRNEKLER ve NASIL YAPMALI?
EMO İzmir Şubesi’nin düzenlediği “Turing’den Geleceğe Yapay Zeka” Konferansı, 9 Aralık 2017 tarihinde Tepekule Kongre ve Sergi Merkezi’nde gerçekleştirildi. Büyük oranda EMO İzmir şubesi çalışanlarının özverisi ve inisiyatifiyle.
Bu TMMOB ve bağlı odaların uzun zaman sonra belki de ilk kez, bilim, teknoloji ve mühendislik alanları ile ilgili gençlere ve “dışarıya” konuştuğu en iyi örneklerden biriydi.
Etkinliğe İzmir gibi pek kitlesel bir etkinlik gerçekleşmeyen bir yerde “tam gün” 1500'ün üzerinde katılımcı geldi.
Daha da güzeli, etkinliğe katılan profilin %70–80 i gençlerdi. Muhtemelen çoğu da mühendislik öğrencisiydi.
Kısa sürede, az duyurulmuş ve “acaba?” sorularıyla yapılmış bir etkinlik için iyi değil mi?
Bunun gibi bir kaç iyi örnek var.
Etkinliğin videosu.
Yapay zeka demişken Cahit Arf’ın 1958 yılında Erzurum’da HALK konferansında bugün popüler bir bilim/mühendislik konusu olan “Yapay zeka ve Makine Öğrenmesi” ile ilgili konferans konuşmasını hatırlatırım.
Bugün, TMMOB’un içinde bulunduğu atıl konumdan çıkışı Cahit Arf’ların, Teoman Öztürk’lerin mirasıyla, günümüzün ihtiyaçlarını analiz ederek ve yeni araç ve yöntemleri kullanmaktan geçiyor.
Bugün, Türkiye tarihinde hiç görülmediği kadar çok sayıda genç, bilim, teknoloji, mühendislik ve tasarım alanlarına doğru koşuyor. Bu durumu 5 yıldır düzenlediğimiz HacknBreak etkinliğinde net olarak gözlemliyoruz.
TMMOB Tüm Mühendislik ve Mimarlık Alanlarını İçeren ve Mühendis ve Mimarları ve Genç ve Çocukları Hedefleyen 3 Online/Ofline Kolektif Periyodik Yayın Oluşturmalıdır
TMMOB popüler ve spesifik bilim, mühendislik ve tasarım alanlarındaki güncel gelişmeleri, Türkiye’de akademi ve endüstrilerdeki gelişmeleri konu edinen, orta ve uzak vade konuları tartıştıran bir yayın süreci başlatmalıdır.
Bu süreçte gönüllü olarak çalışacak binlerce insanın olduğundan emin olabilirsiniz.
Bu imkan ve potansiyelin içinde TMMOB’un içinde bulunduğu atalet, sivil bir yurttaş olarak beni üzüyor.
TMMOB kapsamlı bir yenilenmeyi başarabilirse, toplumumuz için önemli bir motivasyon gücü ve restorasyon sürecininin ana mimarlarından biri olabilir.
Dostlukla.
Güncelleme: TMMOB Kooperatifçilik konusunu gündemine almış. Güzel bir gelişme. (Ama sadece 43 kişi izliyor.)